Cehenaşk

Her gece birileri gömülüyor bu evde
ve her sabah diriliyorlar.
Keten patikalar örülüyor yüzüne
Yüzün, uzak. Sesin; tekin değil.
Sanırım bir düşün kıyısından düşüyoruz
dibimize
Açık ve kaygısız.
İz ve yara.

Adet yerini bulmasın
Münasebetsizce öp beni.
Kanı çekilen günlerimizin
buhranı kalsın kalacaksa.

Gelecekse gelsin artık hüzün,
parçalarını dikiyor birileri bedenime.
Gene çocuklaşacaksa ellerin edepsizce çek beni.
Namusu gömülen ölülerin bakımı yapılıyor,
Hak'sız ve rahatsız
İs ve yasa

Ah et, sesini çalmasın.
Dikkat, mızıkalar !
An'ı çekilen görüntülerin
Zaman kalsın boşlukta;
Ağır aşk.

Bir kibritin ömrüne sığdırma beni.
Gök yüzümde suretsiz kal
Sussa, duymasam, dokunmasam.
Üzüm çekirdeğinden geriye ne kaldı ?

Terazilere bir oda seç
Azaldıkça yankıların ırağından büyüyoruz.
Aldığın nefes kadar hafiftir zaman
Arafların gerçekliğinde kaybet beni,
Ah'sız, tarafsız.
İtiraz et !
Gebertse, ölmesem, dönmesem.
Senden başka geriye ne kaldı?

Mazeretsiz özledim ıraladığın kıyısızlığımı
Bu kentin ihanetine abdest aldırdığımdan beri
insanların demirden etini tanıdım.
Sahi, renk körü bir dünya bize ne öğretebilirdi?
Çığlıktı şarap renkli kadın.
Bir bulutun sırtından indi çocuk,
Geriye şubatın otuzu kaldı.



Oktay Yılmaz & Jülide Arora & Müslüm Çizmeci

bu bir ''düş kırıntısı''dır

Bana vereceğin son öpücükte zaman dursun,
(hadi söyle)
Tadı bırakılsın, bir tomurcuğun içine,
yılda beş mevsim gün ışığı akıtsın ciğerine,
Yudum yudum...
Sıcaklığını nüksetsin yağmurlarıma.
Islan ve işte bununla birlikte zaman dursun.
Bana bıraktığın son gözyaşınla zaman dursun,
(hadi dokun)
Yavaşlığı bırakılsın, bir okyanusun dibine,
yılda beş mevsim ay ışığı akıtsın içine,
Yudum yudum...
İştahımı keşfetsin gözyaşlarımda.
Sustur ve o anda zaman dursun.
Bu bir aşk kırılmasıdır,
kırk derecelik açıyla suya dokunan.
Parmak uçlarına emdiğin
Yudum yudum...
Bana son kez güldüğün zaman; zaman dursun.
Bu bir hayal kırıklığıdır,
Kırk darbelik acıyla suya sığınan.
Parmak uçlarında seviştiğin
Yudum yudum...
Bu bir gök gürültüsü, sağanak karanlık
(hadi soyun)
Dokun parmak uçlarıma, okşa çokluğunla
çocukluğumu ısır.
Kanat bulutlarını,
Seni son kez yaşadığım zaman.
Bu Sivas katliamı kadar sıcak,
Bu bir dersim kuşudur kanadı sana kırılan.
Islak, yoğun,
işte durduğunda zaman;
konuşmasın artık dolap kapakları, elimi sıkmasın pardüseler.
Tam bir senlik hakim kılınsın,
Yudum yudum...
Sana son kez öldüğüm zaman,
dünya dönmeye başlasın; durmadan.
Bu bir göz yanılmasıdır.
Islak, yoğun.



Müslüm Çizmeci & Jülide Arora

ta ki

masal, masal içindir
ne zaman burkulmuş bir ev görsem içim kanayıverir, saydam yaşlı kızıma
elleri bulut adam,
bir varken hep bir olmamış
edepsiz masal kahramanlarım,kalın tok sesleriyle inliyorlar asitlerim.
saçlarım duvara çarptı, makyajım aktı,
aslında güzel düşler görmüştüm dün
ta ki; sana aşık oldum.
ülkem düşüm oldu,
hatırlıyorum da ben bir türlü konsantre olamıyordum sen kitliyordun bileklerimden hücrelerimi
ayak bileklerimden akıyordu irin,
sarmaşıklar beynimden çıkan solucandan ibaret.
kış gelmiş gibiydi be sevgili,
yerlere melekler çizerim ben yine unutmadan utanmadan,
soyunurken tüm yaralarınla kanatıveririm kabuklarımın altlarını,
dokunurken bir oryantel gibi kıvranıverirsin bedenime
edepsiz kahkahalarım, tüm fantazilerime çağırıyor emirlerim.
utanırken üzerimde çarşaf mahremim oldu, çok kan aktı,
masumluğum çocukluğuma kadardı
ta ki; sana aşık oldum.
hayatım çocuğum oldu,
nur topu gibi bir kızımız doğdu ve ben bir türlü konsantre olamıyordum sen işliyordun iliklerimden etimi
yanık sesinden akıyordu için,
günahlar her bir tanrı arayışından ibaret.
güz gelmiş gibiydi sevgili,
yarım saatler çizerim ben de yine tamamlamadan,
onu ararken tüm merakımla kabartıveririm kabuklarımın hazlarını,
soyunurken üzerimde tüm arzularınla kıvrılıp sığıverirsin kasıklarıma,
hazzım dokunuşlarına kaldı
ta ki; sana aşık oldum.


Jülide Arora

Lunapark

Balerinler görüyorum karanlıkta yalvara yalvara dans eden,
göz kapaklarımı acıtan.
Siyah pelerinler tecavüz ediyorlar,
çocuklar kapılara vuruyor bağırıyorlar,
bebekler kan ağlıyorlar.
-Halime-
Öyle ki halim hal değil, yavaşlıyor, ümitsizleşiyorum
ve düşüyorum.
Birden gülümsüyor saçlarımın rasta olmuş düğümleri.
Artık karıncaların atı dönüyor panayır olmuş nöronlarımda.

Bazen görüyorum; karanlığı sadece.
Hiçbir şey görmemiş olmakla yargılanıyorum.
Gene göz/altında torbalarım, Dna'ların iki bileziğe satıldığı fikirlerim.
Yapacak bir şey yok!
Yalvara yalvara devam edeceğim,kör denizler evlat ediniyorlar çocukluğumu.

Sırtım üşüyor yaslanacak bir ten olmadığı zamanlarda,
hücrem soğuk,yalnız.
Hücrem ıslak, şahit olduğu tek ses koğuş!
Hayalim; alev kumlarda yürümekti kaçmadan,
sıcak ve ıslaktı birbirinden kopmadan.

Sübyanlar kapılara vuruyorlar, bağırıyorlar,
bebekler kan ağlıyorlar.
-Bedenime-

Bazen ağlıyorum, canımı akıtıyorum acılarımla,
hiçbir şey görmemiş olmakla tutuklanıyorum.
Gene göz/altında yaşlarım, ah'ların çamura satıldığı kelepçeli ellerim.
Yapacak bir şey yok!
haklı haksız dans edeceğim, şarkılarla besleneceğim.

Öyle ki halim hal değil,, kapanıyor, kapatılıyor ve ölüyorum.
Birden gülümsüyor açılmış yaralarımın sıcaklığı.

Artık kocaman balerinlerim oluyor, renksiz, ruhsuz, dans ediyorlar dönme dolabımın yanında,
lunaparkımda.

Sessizleşiyorum, kabul etmemiş olduğum bütün suç'larımla sarılıyorum beyaz kuğu göllerime,
Deniz'ime.

Siyah pelerinler tecavüz ediyorlar,
ve görüyorum acırcasına, yalvara yalvara dans eden balerinleri.



jülide Arora