Kırmızı - I


Yağmur pencerede yürüyor bir fahişenin topuk sesleriyle
O; gökyüzüne bile bakmadı,
Kim?
-Neden !
Sanki bir suçlu gibi başını eğdin sen,
evvelden,
Fahişenin topuğu kırık, elleri yaşlı.
Çatlak,
duvar soğuk, sırtımı yasladım
Ciğerlerin patladı,
Kötü zaman şu an.
Öpücüklere
en güzeli sağ bileğe konan öpücükler gibisinin olmaması,
Kimsin?
Konuşurken sayıkladığı bir cümle etkiliyordu onu,
Kimi?
Bütün güzel çocukların şüpheli olduğunu bilmiyordum,
Okudum, yutkundun.
İstiyorum, neyi?
Sıcak,
şarap keskin, yuttum boğazına tükürdüğüm şeyi.
Dudakları yapıştı, canım limon istedi
Fahişe ağlamaz, korkmadan düşünmez.
Gıcırdayan tahtalardaki topuk seslerine aşık oldum,
Ancak bir fahişeyi sevebilirdi,
Sen;
O da kim?
Yıkanmak, güzel rujlar sürmek istiyordun.
Kokuların yetmiyor pisliğini örtmeye,
Hata yaptım,
Kaydı elimden sabun, bu gün duş alıyordu.
Sobaların da kalbi vardır aslında-heyecanlı,
Neden?
Üzerine temizlen diye çırptığım suları
parmak uçlarımdan emdin !
Kim?
Pencere yürüyor boğazımdan, enfes bir öpücük hissetti fahişe
-gırtlağında.
Ses,
Kaynar suların çığlığını anımsatıyordu o'na !
O kim?
Halı motiflerine aşık oldum.
Tek bildiğim yatak sıcak,
Duvar çok soğuk,
Ayaklarımı dayadığımda ferahlatıyorum seni.
Kasetlerin dili vardı aslında,
uzun zamandır çekmecede saklı kalıp isyan ettin sen.
Tozlu bir danteldin annemin çay sehpasında kolalanmış vaziyette duran.
İstiyorum, ulaşmak istemiyorum
O zaman, kötü zaman işte.
Anlamıyor zaten, anlatmıyorum !
Bilmediğim dilde şarkılar dinler o,
''kahve içiyorum'' dedi der,
Sohbet ediyoruz
arkadaşlar iyidir diyorum rövaşataya !
Anladığın tek şey bu.
Islak,
yerler çamur, öğrenemiyorum çamurda yürümeyi.
Kuyular sadece bir ırmak artık,
boğuldukça yenileniyorum,
Fahişe bugün bana uzak,
Dudağını ısırmış bir müzik var- dinliyor o,
Kim?
Neden?
Sen mi söyledin?
Hayır- o kadar da korkutucu değil,
Bana masal anlat Tanrı'm.
En gülüncü Havva olmasın,
kovboy filmleri yassı alımlı bir balık gibi,
Annen sana ne der?
bilmiyorum
-bana ne diye seslenir bilmiyorum.
Sırt üstü yattı fahişe, tek gözüyle ona bakıyordu çocuk kafalı martı,
Beyaz çoraplarına kırmızı bir ip bağlı perdelerin
Kirpiklerine dokun, o'na güven,
Kim?
Sessiz olan kim?
Kapısı olmayan tavana dayar merdivenini,
Renkler canlı,
Duvar arkamda, sırtımı dayıyorum.
Üşüyorsun, fahişe ağzında çiğnediğin bir avuç dolusu et parçası,
Tükürüyorum, o değil
Sen.
Parmaklarımı kırdım, kulaklarım üşürken kapatamam.
Ve artık
-konuşmak,
gerek, ihtiyaç, biraz mola.
Yorgunum!
Kimim?
Trenlerde dans eden uzun etekli bir kadın.
Ah , sevindim, artık çok mutluyum.
O kadar sessiz ki,
sesli harflerim hiç yok !
Saf mısın? Müzik sustu
Duy-sana / gecenin sevdiğin saatleri, çizgileri silik yağmurun.
Kusarak seviyorum şarkı söylemeyi sadece !
Yağmur tenini terk ediyor,
-kitapları yak sobada
Hiçbirşey bilme- gerek yok !
Öğrenebilirsin.
Tanrı bana pandik attı.
İçimde bir salıncak paslandı
Sen- yok o ! hayır aslında ben (!)
Kimiz?
Neden?
Sus-sana.
Sanki bir yerlerin çatlak,
sızıyor aralardan kan,
ağrı yok,
Korkunç sesler duyuyorsun.-boğul-sana.
Bakirliğin gitmiş, bakireliğin kalmış.
Almışlar o'nun olan o'yu !
''o'' ne?
Hıçkırarak şarkı söyledi adam,
Kimdir bilmiyorum,
Bahşişi yüksek belki fahişenin.
Kayıtlar eskisi gibi ....... olsa keşke,
Gülümsemek,
komikçe gülücükler dağıtmak istiyorum davetlilere,
bu pazar 04:22 treniyle ölüyorum.
Herkes davetlidir notuyla kırmızı bir öpücük lekesi bırakıyorum davetiyelere,
Onlar kim?
Kulaklarından aşağı inen örümcek ağları,
Nesin?
Sen?


Jülide Arora

Ah !


Geçen gün gördüm çaresizliğin imkansızlığını,
oturup selamlaştık, birazcık suyuna gidince anlaştık,
öğrendim ki çaresiz kalmak diye bir şey yokmuş; çaresizlik hep yanındaymış yalnız bırakmazmış.
Mutlaka bir çözüm bulunurmuş,
Bir jilet gibi keskin, kestim kafamı,
kafam güzel olabilir.
özümlemeler hata.
Kafam o kadar güzel(miş) ki gerek yokmuş meğer kaplamaya,
düşüncelerim kaplarsa kafamı?
olmaz öyle şey be.
Güzelliği kadar düşleriz biz de.
Çare çok !
Kanımı emen sürüngenler kalbimden çıkın,
midem bulandı, tiksiniyorum.
İçimde bir sıkıntı, cumaları seviyorum camii'ye gidenleri.
İbadetin demirsi tadını ağzımdaki kanla yutuyorum.
En garibi insanların renk renk olduğunu düşünüp onların renklerini fark etmek,
Mavi gibi gelen bok sarısı olabilir.
Hatta o herşeyi biliyorum diye dolanan yeşiller artık bir yabancı olabilir.
Kırmızı'yı severim, kırmızı insanları,
orospu kırmızıyı, transların kırmızı file çorapları
ah tahrik oluyorum,
bu durdurulmalı.
Gözlerimi kapattığımda kafan yok, vücudun süt beyaz,
zorladığımda ise lekelisin, kirli.
Yapma dedim, bir orospunun kolundan tutup onu sürükleme.
İnsan,
aşağılanması en kolay olan nesne.
Savunması çok, gücü yok.
Hele bir de herkes şüpheliyken; kimse masum değildir.
Bir an; bir kan.
bildiğim bütün ahların bedeli bir ah !
Ah!
Saksılı balkonları olan evlerde saklanıp sineye çekildim,
susarak bağırdım,
gözlerim yok oldu, karanlık bile değil.
bu hangi renk bilmiyorum, hangi tat.
Bir kahkaha fırlat bana tutayım, seni her görüğümde gözlerinin içine bakacağım and olsun.
Bu ne ?
ağlama canım daha yüzleşmek için çok ürkeksin,
Geçen gün yakaladım makinemle '' o an''ı
eller yukarı diye haykırdım, teslim oldu.
O an; benim, ömür boyu esirim.
Gölgemi unuttum bir evin küçük bir odasında, arkamdan bağırdı, unutma beni dedi.
Ardıma bile bakmadım, kulamlarım sağır, dilim yok;
imanın can yakıcı çığlığını dalgalarla beynime ilettim.
Ses yok, bu odada kimse yok.
Ah !


Koptu kervan;  hey gidi dünya hey !



Jülide Arora

Nefes


Nefes. Sana sadece nefes diyebiliyorum, yaşayacağını bilip bilmeden, var olduğunu/olacağını bilmeden,
beynimi kemiren bütün bu solucanlara rağmen, düşünmemek dışında başka bir inancım yok. Zamana inandım, geçiceğine ve bir daha asla ağlamayacak olduğuma inanarak uyudum. Oysa seni bu kadar isterken; beynimde ölmeni emrediyorum.

Daha fazla hatırlamamalıyım. Ama nasıl, hiç bilmiyorum. Sen sürekli ellerimi tutmak istiyorsun tutunmaya çalışıyorsun, yapışıyorsun zardan duvarlarıma, ellerini unut. Sana ninniler söylemeyeceğim, çünkü seni büyütmeyeceğim. Balonlarını patlattığın havuzda zıplayan küçük virüsler hala içimde. Bir tek sen hissediyorsun varlığımı.

Geleceğini gördüm,
bir nefes daha.
Senin asla masalların olmayacak, babalarının hesabını soruyorsun benden, beni sadece senin varlığın sevindirirdi ;
öl.
pissin o yüzden öl. hemen şimdi ben öldürmeden öl,
ama çok güzelsin.

Sana yaptığım bir kötülüğü kendimden çıkartana kadar kusacağım sabahları, beni çok güzel büyüledin ve sana kapandım. Secde domalırken göğümün en mucize birikimiydin sen,
Tanrı seni bana yıkadı, pisim, çok pissin.
Lütfen öl. Ben öldürmeden kendin öl. Katil olmak için çok erken, Bu tamamen bir yalnış, ötesi yok.
Bu bir delilik gelme.
Sekize kadar sayacağım ''orada durma'' dedim.
Oniki oldu sen hala oradasın.Bir cani gibi öldüreceğim seni artık,
İnanmak zor, çocukları severim hep, içim gidiyor sana, içimi söküp öyle ölüyorsun.
Kazıyorsun aramı.

Yanma canım, acıma.

Sevdiğin bir yerlere gömeceğim mezar taşını, öldüğünü bile bilmeyecekler, seni bencilce seveceğim hep. Ne mutlu, çok mutlu bir kadın olacağım,
Biraz daha geç kalsaydın; gerçeğim olurdun, kaldı ki hayalim.
Ağlıyorum, ne zaman döneceğini bilmiyorum,
itiraf etmiyorum, -hiç !

Kendimi kötü hissediyorum,
İnsan olmadan, koparttın, öldün bacaklarımın arasında, beni yarım bıraktın.
Yarım bir insan gibi mutluyum artık.

Hatta;
Aman ne mutluyum, burnum omuzlarında.
Sesini bilememek ne acı; sesimi duymamam beni ürkütüyor, sesimi de çaldın gittin.
Gidişin sessiz, kalışın katliam.
Öldürmek istemedim, istemedim
yaşamanı isterdim;
Ah !
Canımı hiç acıtmadan kaydın gittin içimden.
Hiç acımadı içim,
Sadece canım yandı, affet beni, ben yanan yangınım için affettim seni,
Kalbim acıdı hepsi bu.

Nefes,
Git kendini öldürtmeden.
Ama geri gel bir gün, hayal ol şimdi, bana şakalar yap,
Ama hiç hoş olmayan şakalar yap bana.Sonra da git,
Bir yabancı gibi, tanışmamışız gibi.
Tanışmak ; güzel, şimdi değil.
Nefes;
Ah ! nefesimi kesiyorsun.



Jülide Arora